Herkese merhabalar,

Eğitimimizin bir yorucu günü daha bitti.

Bugün biraz daha artık basit konuları geçerek orta seviye uygulamalara geldik. İlk olarak temel bazı işlemleri yapan ufak bir Metin Düzenleyici benzeri bir uygulama ile başladık. Dün gereken bilgileri öğrendiğimiz için bu uygulamamızda Onur hocamız işi bize devretti ve başladık uygulamayı geliştirmeye.

Uygulamamızın yazının rengini, stilini (kalın, italik vb. ) ve boyutunu değiştirebilmesi gerekiyordu. Her butona basıldığında tek tek bazı şeyleri değiştirmektense ben ortak butonlar için ortak bir method yazmayı ve değişiklikleri bunun üzerinden yapmayı tercih ettim. Örneğin rengi değiştiren 3 adet butonumuz vardı. “renkDegistir” diye bir method yazdım ve içerisine parametre olarak bir renk kodu gönderdim. Bu renk kodunu alan method da yazının rengini değiştirdi. Bu sayede parçaladığım için artık uygulamama istediğim kadar renk değiştiren buton ekleyebilirdim.

Uygulamamın bu aşamasında yaptığım bu parçalama işleminin gerçek hayat problemlerine bakılarak ne kadar doğru ve sağlıklı olduğunu hocama sorduğumda iyi bir yaklaşım olduğu cevabını aldım.

Tıpkı renk değiştirme butonlarında olduğu gibi stil değiştiren butonlar için “stilDegistir” adlı bir method ve boyut değiştiren methodlar için de “boyutDegistir” adlı bir method oluşturup yazımın üzerinde gerekli değişikleri yaptım.

Daha sonra uygulamamızı tekrar baştan eğitmenimiz eşliğinde can alıcı bazı noktaları öğrene öğrene tekrar yazdık. Uygulamamız bittiğinde öğle yemeği vakti gelmişti. Dersi bitirip yemeğe çıktık.

Yemekten sonra yerimizi aldığımız eğitim salonumuzda bu sefer bizi daha farklı bir uygulama bekliyordu. Hani ufakken okuduğumuz bazı macera kitapları vardı. Kitabın birinci sayfasını açar başlardık ve bizi yapmak istediklerimize göre başka sayfalara yönlendirirdi. Örneğin “Adamı öldürmeyi tercih ediyorsanız sayfa 32’ye, arkasından sessizce dolanmayı tercih ediyorsanız sayfa 40’a gidin” gibi.

Tabi bu uygulamayı yapabilmek için öncelikle “intent” kavramını öğrenmemiz gerekiyordu. Onur hocamız gerekli anlatımı yaptıktan sonra bu uygulamayı yapabilmek için yine bizleri bilgisayarımız ile baş başa bıraktı.

Uygulama ilk başta kolay görünüyordu ama aslında göründüğü gibi değildi. Minimum kod ve maksimum tekrar kullanılabilirlik amacıyla her hikaye sayfası için ayrı sayfa oluşturmuyor, var olan sayfalar üzerinde yazıları ve resmi değiştirerek hikayenin devamını sağlamamız gerekiyordu.

MVC mantığında bir yaklaşımın uygulamamız için daha sağlıklı olacağı bilgisini ve gerekli olan bize yol gösterecek class dosyasını hocamızdan aldıktan sonra tekrar yapmaya giriştik.

Hocamızın verdiği yol gösterici class sayesinde uygulamanın büyük bir bölümünü tamamlayabilmiştim ama tamamını yetiştirememiştim. Hocamız kendisi uygulamayı yazmaya başladığında kod yazmayı komple bırakıp sadece hocamı takip ediyordum. Ara ara sorduğu sorular ve yol gösterici bilgileri ile kolay bir şekilde ilerliyor ve yavaş yavaş uygulamamızı yazıyorduk.

Hocamızın sorduğu sorulara Java’yı burda öğreniyor olmama rağmen verdiğim cevapların doğru çıkması bana çok büyük moral veriyordu. Daha önce okulda aldığım Nesneye Yönelik Programlama ve Yazılım Mimarisi ve Tasarımı derslerinin çok büyük faydasını gördüm. Bence yazılım dünyasında nasıl yazacağını bilirsen her dilde yazarsın. Eğer nasıl yazacağını bilirsen senin için dilin bir önemi kalmaz. Dil sadece bir araç olur. Örneğin bir dili biliyorsan yazmayı bildiğin için başka bir dili öğrenmen sadece 1 gün bile sürebilir. Burada yazmayı bilmekten kastım uygulama içinde Nesneye Yönelik Programlama kavramını düzgün bir şekilde uygulamak, yazılımın mimarisini uygun tasarlamak gibi şeyler. Tabi böyle yazdığıma bakmayın sonuçta ben de daha öğrenciyim ve ben de inanılmaz hatalar yapabiliyorum. Amacımız mümkün olduğunda kendimizi geliştirmek.

Tekrar uygulamamıza dönecek olursak uygulamamız bittiğinde eğitim süremizin de sonuna gelmiştik. Günü kapatıp akşam yemeğine doğru yol aldık.

Akşam yemeğimizi yedikten sonra odamın yolunu tuttum fakat dün de akşamımı odamda geçirdiğim için dışarı çıkmak istiyordum. Birkaç arkadaşımla konuştuğumda bu akşam için çıkmayacaklarını ve ders çalışacaklarını öğrendim.

Odamda otururken koordinatörümüz İsmail Bey‘den gelen “bu akşam için planınız yok mu? Dışarı çıkmak isteyen arkadaşlar gelsin lobideyiz” mesajıyla bir oh çektim ve montumu kaparak lobide yerimi aldım.

Bu defa Eğitmenimiz Onur Bey de bizimleydi. Ufak bir yürüyüş, arkasından içtiğimiz kahveler ve koyu bir muhabbetin ardından tekrar otelimize döndük.

20161201_212324

(Fotoğrafı kapıdaki bir turiste rica edip çektirdim ama sonuç gördüğünüz gibi gayet bulanık 😀 )

Otele giriş yaptığımızda bazı arkadaşlarımın çalıştıklarını görünce ben de hemen yanlarına fırladım ve neler yaptıklarını incelemeye, sorun yaşayan arkadaşlarımın yaşadığı sorunları çözmeye başladım.

İlerleyen saatlerde open-source yazılım destekleyen ve yaymaya çalışan bir arkadaşımızdan kısaca Linux’un ne olduğunu ve bazı temel linux komutlarını dinledik. Ben anlatılan bir çok şeyi biliyordum fakat bilmeyen arkadaşlarımız mevcuttu. Onlar için gerçekten çok yararlı bir paylaşım oldu.

Artık saatimiz gece yarısını geçince ve benim gözler de ufak ufak kaymaya başlayınca hızlıca odama geldim. Bugünün blogunu yazmadan uyuyasım gelmedi. Umarım sizi çok sıkmadan dilim döndüğünce bir şeyler anlatabilmişimdir.

Görüşmek üzere